2021 yılı yaş çay sezonunda, çay toplama işinde çalışacak işçilerin günlük yevmiyeleri, en az 250 kilo çay toplaması şartı ile 200 Lira olarak belirlendi.
Rize Valiliği tarafından ilgili kamu kurum kuruluşları ve Rize ziraat odalarının katılımıyla 2021 yılı yaş çay sezonunda çalışacak işçilere verilecek ücretler konusunda tavsiye niteliğinde bazı kararlar alındı. Toplantıda alınan kararlara göre, çay toplama işlerinde çalışacak işçiler için en az 250 kilo çay toplamak şartı ile günlük net 200 TL ücret ödenmesi tavsiye edildi. Geçen yıl 250 kilo çay toplamak şartı ile belirlenen ücret yemekli 150 TL, yemeksiz 180 TL şeklindeydi.
Sarp Sınır Kapısı’nda yoğun tır kuyruğu oluştu.
Türkiye’nin Kafkaslar ve Orta Asya’ya açılan kapısı konumundaki Sarp Sınır Kapısı’nda tırlar yoğunluk oluşturdu.
İhracat yüklerini teslim edecekleri adreslere götürmek için yola çıkan tırlar, Sarp Sınır Kapısı’nda yoğunluğa neden oldu. Gürcistan sınırındaki Sarp Sınır Kapısı’ndan başlayarak Kemalpaşa, Hopa ve Arhavi ilçe merkezine kadar uzanan tır kuyruğu, 20 kilometreyi aştı. Sarp Mülki İdare Amirliğinden alınan bilgiye göre, son 15 günde kapıdan yurt dışına, günlük ortalama 550-600 tır çıkış yapıyor. Gümrükteki geçişlerde herhangi bir aksama yaşanmazken tır kuyruğuna ihracattaki artış ile bazı Kafkas ve Orta Asya devletleriyle transit geçiş belgesinin (dozvola) temininde yaşanan gecikmenin neden olduğu öğrenildi.
Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen; “Asırlık Ermeni Yalanı ve Siyasi Süreci” paneline video konferans yoluyla katılan Orta Doğu uzmanı Michael Gunter, 1915 olaylarının yıl dönümü olarak kabul edilen, 24 Nisan’a ilişkin özetle şu değerlendirmelerde bulundu: “1915 olaylarının her iki taraf açısından da acılarla dolu olduğunu ve birçok Ermeni’nin bu süreçte hayatını kaybettiğini belirterek; “Buna rağmen yaşananlar Ermeni Soykırımı olarak nitelendirilemez. Daha öncesinde birçok Türk, Ermeni çeteler tarafından katledildi. Ermeni çetelerinin, savaşlardan yorgun düşen Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zorlu durumu fırsat olarak gördüğünü ve Birinci Dünya Savaşı’ndan en az 50 yıl önce Osmanlı Devleti’ne karşı saldırılar düzenledi. Ermeni çeteler tarafından 21 Temmuz 1905 günü Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in hedef alındığı “Yıldız Suikastı” olarak da bilinen bombalı saldırıyı yaptılar. Hâliyle Ermeni çeteler, 1915 olaylarından çok daha önce katliama varan isyanlar düzenlemeye başladı ve bunun neticesinde Osmanlı Devleti tarafından sürgün edildi. Evet, yaşananlar üzüntü verici ve Osmanlı yönetiminin tutumu tartışılabilir ancak Ermeniler, kendilerinin masum olduğu imajına zarar vermemek için yaptıkları kanlı saldırıları konuşmuyor.” Günümüzde 1915 olayları birçok ülke tarafından siyasî bir araç olarak kullanılıyor. Türk tarafı, olayların tarihçiler ve ilgili uzmanlar tarafından derin bir şekilde incelenmesi yönünde açıktan çağrılarda bulunuyor. Ancak Ermeni tarafının bu çağrılara cevap vermemesi dikkat çekicidir. Yâni ya Ermenilerin söylemlerine yüzde yüz katılacaksınız yahut konuşmayacaksınız. Bunun bilimsel ve mantıklı bir tutum olduğunu düşünmüyorum. Olayların üzerinden 100 yıl geçmişken Birinci Dünya Savaşı’nda ölenlerin anısına, tehditlerle değil, akıllı bir bilimsel analizle bu konunun üstüne gidilmelidir.”
Yaklaşan 2021 yılı yaş çay sezonu öncesinde çay üreticileri, açıklanacak kilogram başına yaş çay taban fiyatının belirlenmesini beklemeye başladı.
2021 yılı yaş çay sezonunun açılmasına yaklaşık 1 ay kala çay müstahsilleri çay bahçelerindeki bakım ve budamalar için çaylıklara girerek bakımlarını tamamlamaya başladı. Şimdi ise gözler geçtiğimiz yıl 3 lira 27 kuruş olan yaş çay taban fiyatının Tarım ve Orman Bakanlığının belirleyeceği bu yıl ki fiyata çevrildi. Çay Üreticileri Dayanışma Derneği (ÇAYUDAD) Başkanı Mustafa Mavi belirlenecek yaş çay taban fiyatının enflasyon zammının altına düşmemesi gerektiğini savundu. Mavi “Son 1 yıl içerisindeki gıda enflasyonu göz önüne alındığı zaman yüzde 30’luk bir zam yapılması gerekir. Pendemi ve ülke şartlarından dolayı bütün gıda fiyatları ortalama yüzde 30 arttı. Bunun için çaya en az yüzde 30 zam verilmesini, bu yüzde 30 zammın desteklemeye de verilmesini bekliyoruz. Bu zam verildiğinde 4 lira 45 kuruşa geliyor. Bu zam verildiği takdirde enflasyon ile mücadelemiz denkleşir” dedi. Çaya verilen gübrenin ton fiyatının geçen yıla nazaran yüzde 50 zamlandığını bu nedenle yaş çay taban fiyatının da bu zamlara göre belirlenmesi gerektiğini dile getiren Mavi “Geçtiğimiz yıl gübre fiyatları sabit kalmıştı. Çay taban fiyatı da düşük kalmıştı. Bu yıl gübre fiyatlarında yaklaşık yüzde 50 bir zam oldu. Onun için yaş çay taban fiyatının da bu denli yükselmesini istiyoruz. Üretici bu konuda baya bir mağduriyet yaşadı. Zaten üreticinin yüzde 80’i desteklemeden yararlanamıyor. Çünkü ÇKS yaptıramadığı için üreticiler bu desteklerden yararlanamıyor. İnşallah bu yıl yaş çaya zam verildiğinde desteklemeye de aynı oranda zam yapılır. Geçtiğimiz gerçekten fedakarlık ettik. Son 20 yılın en düşük zammı yapıldı çaya, özel sektör bunun da daha aşağısında çay aldı” şeklinde konuştu.
Rize’de bir mobilya fabrikasında kadın işçi alınacağını duyduktan sonra fabrikaya başvuran Meryem Baş, 9 yıldır marangoz ustalığı yapıyor.
Kendisine bir iş arayan Meryem Baş, bir mobilya fabrikasına bayan eleman alınacağını duydu. Farklı bir iş olsun diye başvurmayı düşünen Baş, ‘Başarabilir miyim?’ diye korkmaktan da kendisini alı koyamadı. İşe kabul edilen Baş bu kez kolları sıvadı ve şimdilerde ise değme mobilya ustalarına taş çıkartan bir usta oldu. İlk başlarda korksa da mobilya işinin şimdi kendisine zor gelmediğini dile getiren Meryem Baş “Mobilya fabrikasında panel bölümünde marangoz ustası olarak dokuz yıldır çalışmaktayım. Fabrika zaten evimizin yakınındaydı. Bayan eleman alınacağını duyurdular. Biz de öğrenince başvurmak istedik. Kendim için de bir farklılık olsun istedim. Önce yapamam dedim ama daha sonrasında işe alıştım ve şimdi rahatlıkla yapabiliyorum. Artık pek zor gelmiyor” dedi.
‘Fabrikada çalışmak aklımın ucundan geçmezdi’ Ahşap ile uğraşmanın kendisini ruhen de rahatlattığını söyleyen marangoz ustası Baş “Bir mobilya fabrikasında çalışmak aklımın ucundan bile geçmezdi. Oraya gidince ilk gün biraz bocaladım ama daha sonra daha kolay yapabilmeye başladım. Ahşap ile uğraşmak çok güzel bir his. Böylelikle dokuz yıldır çalışıyorum” İfadelerini kullandı.
‘Yadırgayanlar oluyor’ Erkeklerin yaptığı işi kadınların da yapabileceğini ve hiçbir zorluktan çekinmemeleri gerektiğini sözlerine ekleyen Baş “Çevremden ‘Sen hala çalışıyor musun? Zor değil mi? Neden erkek işi yapıyorsun?’ gibi sürekli sorular geliyordu. Ben de cevap olarak ‘Erkek işi diye bir şey yoktur. İstersek aynı işi biz de yapabiliriz.’ diyordum. Çalışma ortamımda aşırı bir zorluk yok. Erkek arkadaşlar var. Hepsiyle abi kardeş gibiyiz. Dışarıdan bir müşteri geldiği zaman ‘burada kadın mı çalışıyor?’ diyerek şaşırıyorlar. Kimileri de yadırgayarak yaklaşıyor. Ama onlara artık aldırış etmeden işime odaklanıyorum” şeklinde konuştu.
‘İleride kendi dükkânımı açmak isterim’ Başarılı kadın marangoz Meryem Baş, Çıraklık kurslarında eğitim aldığını ve hedefinin kendi dükkanını açmak olduğunu dile getirerek “Teorik kurslara gitmeye devam ediyorum. Liseyi de meslek lisesi olarak mobilya bölümünden bitirmek istiyorum. Ustalık belgemi de aldım. İmkânım olursa ileri ki yıllarda kendi dükkânımı açmak isterim” dedi.
Ak Parti Rize Merkez İlçe Başkanı Burak Ak, Kadın Kolları Genel Merkez MKYK üyesi Nuran Alim, İlçe Başkan yardımcıları ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte Kalp Sağlığı Haftası münasebetiyle “Daha Güçlü bir Kalp için, Daha çok Yürü “ sloganıyla yürüyüş gerçekleştirdi.
Başkan Ak, etkinlikle alakalı olarak “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihan da bir nefes sıhhat gibi. Bu Pandemi dönemi bize gösterdi ki sağlık en büyük nimetimiz. Bize emanet edilen bu bedeni bizde en iyi şekilde korumalıyız. İçinde bulunduğumuz haftanın Kalp Sağlığı Haftası olması münasebetiyle ekibimizle birlikte Pandemi kuralları hassasiyetiyle “Daha güçlü bir kalp için, daha çok yürü” sloganıyla yürüyüşümüzü gerçekleştirerek, insan sağlığının temeli olan Kalp sağlığına dikkat çekmek istedik. Uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek istiyorsak, sağlığımıza dikkat etmemiz gerekiyor.
Kalp sağlığını korumada fiziksel aktivitenin yararları, özellikle yürüyüş yapmanın etkili olması konusunda toplum bilinci oluşturmada ön ayak olmak istedik. Kalp hastalıkları gibi birçok hastalıktan korunmanın yolu fiziksel aktiviteyi yaşamımızın bir parçası haline getirmektir. Eldeki imkânlar doğrultusunda daha fazla hareket ederek, sağlık anlamında yaşantımızı daha kaliteli hale getirebiliriz. İnşallah alınan bütün tedbirler ve halkımızın da tedbirlere riayet göstermesi neticesinde şu an yükselişte olan tablo yeniden alt seviyelere inecektir. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın sürecinin tüm izlerinin silinmesini temenni ediyoruz. Maske, mesafe, sağlığa uygunluk kuralları ve aşı ile inşallah vatandaşlarımızla birlikte yeniden özlenen zamanlara geri döneceğiz. Bu süreci hep birlikte başarılı bir şekilde yöneterek, salgından kurtulmak hepimizin tek temennisi. Bu arada bizler için her türlü koşulda gece gündüz demeden çalışan fedakâr sağlık ordumuza da emekleri için minnettarız. ”dedi.
Ak Parti Rize Merkez İlçe Başkanı Burak AK ve beraberindeki ekip yürüyüş etkinliğinden sonra Amatör Futbol sahasına giderek, ASKF Rize Başkanı Ali Çelik ile birlikte sahada incelemelerde bulundu.
Rizeli Doktor Eren Coşkun’un 21 Mart 2021 tarihinde yapılan TUS sınavında Türkiye 4. olması memleketinde de sevinçle karşılandı. ÖSYM tarafından 21 Mart 2021 tarihinde yapılmış olan TUS sınavında “temel tıp 78.41 puan” ve “klinik tıp 78.16 puan” ile iki ayrı alanda Türkiye TUS 4. lüklerini elde etmiştir.
Rize-İkizdereli Dr. Eren Coşkun 21 Martta girdiği TUS (Tıpta Uzmanlık Eğitimi Sınavı)’nda Türkiye 4. olarak dereceye girmesi Rize’deki hemşerileri tarafından sevinçle karşılandı. Dr. Eren Coşkun sınav sonucu hakkında yaptığı kısa açıklamada’ Tıp Fakültesi mezunu olup alanında uzmanlık eğitimi almak isteyen adayların girdiği, Türkiye ‘de yapılan en zor sınavlardan biridir. TUS ‘a girebilmek için adayların belirli koşulları sağlamaları, tıp alanındaki becerilerini ölçen soruları cevaplamaları gerekiyor. Çok çalıştım. Bu çalışmada ailemin ve arkadaşlarımın çok desteğini gördüm. Yılda iki kez yapılan sınavda Temel Tıp Bilimleri ve Klinik Tıp Bilimleri olmak üzere iki bölüm bulunmakta. Her bölüm 120 sorudan oluşuyor ve sınav 150 dakika sürdü. Anatomi, Fizyoloji, Biyokimya, Patoloji, Farmakoloji, İç Hastalıkları gibi 11 farklı konudan oluşan sınav hem temel tıp bilgilerini hem de tıbbi kavram ve hastalıkların değerlendirilmesine yönelik bilgileri test etmektedir. Bu bölümlerden 45 ve üzeri puan alan adaylar tercih yapabilmektedirler. Temel tıp 78.41 puan ve Klinik Tıp 78.16 puan ile iki ayrı alanda Türkiye TUS 4. lüğünü elde ettim. Çok sevinçliyim. Mesleğimizi insana sağlık hizmetinde bulunmak. Yararlı olmak istiyorum ’dedi. TIP ta bir alanda uzmanlaşmanın yolu bu sınavdan geçmektedir. Adaylar TUS sınavına girerek aldıkları puana göre Eğitim-Araştırma Hastanelerinde ve üniversitelerin tıp fakültelerinde uzmanlık eğitimi alabilmek için yarışmaktadırlar. TUS tarihinin puan rekoru; temel tıp 81.45 ve klinik tıp 80.77 puan ile Mart 2021 deki bu sınavda kırılmış. Dr. Eren Coşkun Rizeli eğitimci bir ailenin çocuğu olarak Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini TED Ankara Koleji’nde tamamladı. Yükseköğrenimine Ankara Yüksek İhtisas Üniversitesi TIP Fakültesinde intörn Dr. olarak devam etmektedir.
Üsküdar’da go kart işletmecisi Ali Kotil, go kart araçlarının hurdalarını sanat eserine dönüştürüyor.
İşi gereği elinde kalan hurda parçalarından çeşitli objeler tasarlayan Kotil, görenleri kendisine hayran bıraktı. Hurdalardan yapılan sanat eserlerini gören müşteriler ise şaşkına dönüyor. Üsküdar Beylerbeyi’nde 10 yıldır go kart işleten Rizeli Ali Kotil’in hikayesi, işletmesinde go kart araçlarının tamiratından artan hurda parçalarıyla başladı. Pandemi döneminde go kart araçlarının tamiratından artan parçalardan çeşitli objeler tasarlayan Kotil, bu işten keyif aldığını fark edince tasarımlarına devam etti. Ali Kotil’e ait tasarımlar arasında motosikletten gemiye, tanktan, çeşitli hayvan figürlerine kadar birçok tasarım bulunuyor. Pandeminin etkilendiği eğlence sektöründe gokart işleten Ali Kotil, işlerinin azalmasıyla birlikte, go kart araçlarının tamiratından artan hurda parçalarıyla çeşitli objeler tasarlamaya başladı. Gemi, motosiklet, tank, araba gibi objeler tasarlayan Kotil, işlerinden vakit buldukça tasarımlarına devam ediyor. Korona virüsle birlikte işlerinin azaldığını ekleyen Kotil, tasarımlarını yaparken zamanın nasıl geçtiğini fark etmediğini belirtti. Kotil, Go kart için işletmeye gelen müşterilerin sanat objelerinin kendisi tarafından yapıldığını öğrenince çok şaşırdıklarını söyledi. “Pandemi döneminde güzel bir eğlence oldu” Pandemi döneminde can sıkıntısından objeler tasarladığını belirten go kart işletmecisi Ali Kotil, “Go kart işimizden dolayı elimizde atık materyaller oluyor, bu malzemeleri çöpe atmaya kıyamıyordum. Bu pandemi döneminde de can sıkıntısından bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Ortaya çıkan eserler hoşuma gitti, hevesimi artırdı derken yeni yeni objeler yapmaya başladım. Bu pandemi döneminde benim için güzel bir eğlence oldu” dedi. “Metal objeleri gören müşterilerimiz çok şaşırıyor” Metal objeleri gören müşterilerin çok şaşırdığını ifade eden Ali Kotil, “Hurda atıklardan hoşuma giden her türlü objeyi tasarlayabiliyorum. İlk olarak bir motosiklet yaptım. Devamında denizi sevdiğim için gemi yaptım. Taktan hayvan figürlerine kadar birçok eser ortaya koydum. Buraya gelen müşterilerimiz nereden kaç paraya satın aldınız diye soruyorlar. Kendim yaptığımı söylediğimde çok şaşırıyorlar. Satın almak istiyorlar ama ben satmayı düşünüyorum. Gelen müşterilerime burada iş yerimde sergiliyorum” diye konuştu.
14 Nisan 2021 tarihinde sosyal medya ve çeşitli basın yayın organlarında, “Çaykur kura çekiminde hile iddiası” başlığıyla yayınlanan haberler ile kamuoyunda yanlış anlamaya sebep olacak nitelikteki yorumlara istinaden Türkiye Noterler Birliği adına açıklama yapma gereği doğmuş bulunmaktadır.
Öncelikle söz konusu haber ve sosyal medyada yayınlanan kura çekimine ilişkin görüntülerde, iddialara konu işlemle ilgili eksik ve yanıltıcı bilgilerin yer aldığı tespit edilmiştir. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (ÇAYKUR) Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerine bağlı fabrikalarında çalışacak 300 asıl ve 300 yedek olmak üzere toplam 600 geçici beden işçisinin isimlerinin belirlenmesine yönelik 12 Nisan 2021 tarihinde noter huzurunda kura çekim işlemi gerçekleştirilmiştir. Noterler, Noterlik Kanunun 61. maddesi uyarınca davet edildiklerinde piyango ve özel kuruluşların kura, seçim ve toplantılarında hazır bulunarak durumu belgelendirirler; aynı Yasanın 102. maddesi uyarınca da, Yasanın 101. maddesinde belirtilen hususları ihtiva edecek şekilde bir tutanakla durumu tevsik ederler. Bahsedilen hükümler dışında bir hak, hizmet veya imkândan yararlanacak olanların seçimi, öncelik sıralarının belirlenmesi için yapılan ve ikramiye taahhüdü içermeyen, bu nitelikteki kura çekilişlerinin tespiti ile ilgili işlemlerin hangi usul ve esaslara göre yapılacağı ayrıca belirlenmemiştir. İşlemi yapan noter tarafından, iş sahibinin talebiyle birlikte, işin mahiyeti ve kapsamı dikkate alınarak çekiliş yöntemi saptanmaktadır. Bu bağlamda ilgilinin talebi üzerine her çekiliş öncesi karıştırılmak ve çekiliş anında numaraların görünmemesi için tedbir amacıyla sandık üzerine bez örtülmek suretiyle talihli kişiler tek tek listedeki başvuru sıra numaralarına göre belirlenip isim listesinde işaretlenmiş ve kazananların listesi, çekiliş sırasına göre tanzim edilmiştir. Bilindiği üzere, Noterlik, hukuki güvenliği sağlamak ve hukuki anlaşmazlıkları önlemek amacıyla belgelere resmiyet veren ve kanunla verilmiş diğer görevleri yerine getirmek amacıyla kurulmuş en önemli hukuki güvenlik kurumlarından biridir. Noterler, hukuk sisteminin ayrılmaz parçası, “önleyici hukukçu” kimliğiyle güvenin sembolüdürler. Başta ticari hayat olmak üzere günlük yaşamdaki tüm hukuki konularda sigorta görevi gören noterliğin, ilgili haberlerde yer alan ifadelerle konu edilmesi kamuoyu önünde meslek itibarını zedeleyici niteliktedir. Türkiye Noterler Birliği olarak ilgili haberde bahsedildiği üzere yapılan işlemde bir ihmal bulunup bulunmadığını titizlikle takip ettiğimizi, konuya ilişkin TNB Yönetim Kurulu tarafından gerekli araştırma ve inceleme yapılması için Denetleme Kurulumuza görev verildiği hususunu kamuoyuna saygıyla duyururuz, şeklinde açıklandı. Türkiye Noterler Birliği-
Kartallara 56 bin lira maaş. Oh be Türkiye’de ne tatlı maaş var. Millet açlık sınırında can çekişirken AK Parti’nin buyruğuna girenler maddi saltanat içinde. Fukaralıktan millete bedava soğan patates şovları yapılıyor. Bir kısım zümre 56 bin liracık az bir maaş niye bu kadar konuşuluyor. Devletin bir kurumunun Genel Müdürlüğünden alınıp başka bir yerde görev verilen zatın alacağı maaşı duyunca ağzım açık kaldı. Türkiye’de 56 bin lira maaş veriliyor. Millet açlık ve işsizlik sınırında iken yandaşlara yapılan bu milletle alay etmektir. Milletvekili, Vali o parayı alamıyor ama Kartal İHL mezunu olmasından başka bir vasfı ve tecrübesi olmayan adamlara kasadan ulufe dağıtılıyor.2500 lira olmayan asgari ücretle 10 milyona yakın insan yaşamaya çalışırken 56 bin lira maaş Allah’ın gücüne gider beyler. Bu ödeme belki yasaldır ama patates ve soğana muhtaç edilen millet için ETİK DEĞİLDİR. 56 bin liralık ve birkaç maaşlık arpalıkları görünce bari hak ve adaletten bahsetmeyin. Almanya’da kalan AK Parti’liler Malatya’dan Almanya seyahati AK Parti’li Malatya’nın bir ilçesinden Belediye bilgi görgü gelişimi için Almanya’ya görgüsüz bilgisiz yaşı 30’un altında vatandaş gönderilmiş. Almanya seyahatine giden 45 AK Parti’li özel pasaportlarla rahatça gidip 2 tanesi ancak dönmüş. Dönenler herhalde sürü sahibi 2 kişi Görevli gidenlerin pasaportları süreli olduğu için iadesi gerekiyor. Bilgi artırımı için giden bilgisiz 45 AK Parti’liden 2 tanesi 45 pasaportu getirip teslim etmiş ama pasaport sahiplerinden 43 tanesi ortada yok Almanya’da unutulmuş. Ortada acayip bir dolap dönüyor. Aradan 7 ay geçmiş birileri sızdırınca kamuoyuna yansıdı. Bu ne aymazlıktır. Aslında aymazlık değilde çaresizliğin göstergesi bu seyahatin içyüzü. Memlekette iş yok vatandaş bir şey yiyecek, herkes 56 bin lira maaş almıyor ki. Dümeni ayarlayan bilgi görgü artırımı ayağına özel pasaport ve Belediye Vali desteği ile ver elini Alamanya. Küçük bir detayda her gün açıklama da bulunan atanmış Bakanlar ve AK Parti gurup başkanları, Malatya Milletvekillerinden çıt çıkmaması hayra alamet mi. Belki de böyle çok seyahatler olmuş haberimiz yok.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk’Covid-19’dan kurtulmak için alınan tedbirlere toplum olarak uymak zorundayız ’dedi.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Rizeli hemşerimiz Prof.Dr. Recep Öztürk son aylarda Türkiye’de artış gösteren Covid-19 hakkında açıklamada bulundu. Kurul Üyesi Prof.Dr. Recep Öztürk açıklamasında aşılamayı herkes yapmalı, aşı yapılan ülkelerde vaka sayıları azaldı diyerek ’15 Nisan 2021 itibariyle bazı ülkelerin Covid 19 sayısı ve aşılama durumun da önemli değişiklikler oluyor. Mesela, İsrail aşılama oranı %119 (İki aşı yapıldığı için toplam %200 olacak), günlük vaka sayısı 8-9 binden, 200-250 ye inmiş. İngiltere; aşılama oranı %60,3. Günlük vaka sayısı 60 binden 2500 e inmiş; ABD aşılama oranı %59,3. Ggünlük vaka sayısı 270-280 binden 60-70 bine düşmüş; Japonya’da en yüksek günlük vaka sayısı 8 bin, şu anda günde 2500. Aşılama oranı %0,9.Japonya işin başından beri maske, mesafeye en iyi uyum sağlayan bir kaç ülkeden biri (Japonya’da az vaka sayısı kurallara özenle uyumla ilgili). Türkiye aşılama oranı %23,6.Bir yıl önce Nisan 2020 de 5.100 olan vaka sayısı kapanma tedbirleriyle 700-800 e indi. Maalesef “yeni normal dönem ”de tedbirlere uymadık; vakalar 32 bine çıktı; tedbirler alındı 7-8 bine indi. Ne yazık ki, kişi, toplum, kurum ve kuruluşlar tedbirlerde rehavete kapıldı, şimdi 63 bin günlük vakaya ulaştık. Görüldüğü gibi tedbirler ve aşı ile salgın kontrol edilebiliyor. PROF. DR. RECEP ÖZTÜRK KİMDİR?
1962 yılında İkizdere’de (Rize) doğdu. Tulumpınar Köyü Mehmet Akif İlkokulu, İkizdere Ortaokulu, Rize Lisesi, İstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu (1984). Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanlığını İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yaptı. 1994’te doçent, 2000’de profesör oldu. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyeliğinden 2016’da emekli oldu. Öncelikli uğraş alanları; hastane enfeksiyonları, HIV enfeksiyonu, enfeksiyöz ishaller, enfeksiyon hastalıkları laboratuvar tanısı ile yükseköğretimde ve sağlıkta kalitedir. 2009-2013’te Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyeliği, 2011-2015’te Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK) üyeliği yapan Öztürk, Hastane Enfeksiyonları, Grip ve Boğmaca Bilimsel Danışma Kurulları Üyesidir. Dr. Öztürk, halen Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesidir.
“Cristiano Ronaldo ile Albert Fantrau 18 yaş altı şampiyonasında oynamaktadırlar. Sporting Lisbon menajeri birbirinden yetenekli bu iki oyuncuyu izlemeye gelir. Ancak yalnızca 1 tanesine şans tanıyabilecektir. İkiliyi karşısına alır ve der ki ‘Sıradaki maçta kim daha fazla gol atarsa Lizbon’a benimle o gelecek.’ Maç başlar. Cristiano bir gol kaydeder. Hemen ardından Fantrau ikinci golü. Üçüncü gol ise her ikisinin de hayatını değiştirecektir. Kaleci ile karşı karşıya pozisyon yakalayan Fantrau, kaleciyi de geçer, yuvarlasa gol olacak pozisyonda topu hemen arkasındaki Cristiano’nun önüne bırakır. Lizbon biletini arkadaşına verir. Maçtan sonra soyunma odasında, Cristiano Albert’e “neden” diye sorar. Cevap; ‘sen benden daha iyisin.’ olur. Bu hikayeyi Cristiano Ronaldo’nun ağzından duyan gazeteciler gidip Albert Fantrau’yu bulurlar. ‘Evet. Hikaye gerçek. O dünyanın en büyük futbolcusu oldu, ben ise işsizim’. Muhteşem bir ev, spor bir araba ve ailesinin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak kadar parayı nerden bulmuştur peki? Fantrau’nun cevabı, Ronaldo’nun ikinci yüzünü gözler önüne serer, ‘Bunların hepsi Cristiano Ronaldo’dan’ der. Şimdi bu örneğin değerlendirmesini, değerler eğitimi yönünden sizlerin takdirine sunuyorum. Bizdeki değerler eğitimine gelecek olursak, en büyük toplumsal sorunlarımız olan liyakat, hak, hukuk, haksız kazanç, yalan, riyakarlık, tembellik, kolaycılık, yandaşlık konularına girmeden bu konuda neler yapmaya çalıştığımıza veya yapmamaya çalıştığımıza kısaca bir göz atalım. Milli Eğitim Bakanlığı bazı vakıflarla “değerler eğitimi” adı altında anlaşmalar yaparak ahlaki değerler konusunda çocuklarda bir bilinç oluşturmayı amaçlıyor. Daha doğrusu milli eğitim bakanlığının bu vakıflara, gelin bize değerler eğitimi verin, talebinden ziyade siyaset ve sendikal oluşumları arkasına alan, ekonomik olarak güçlenen vakıfların bu projeleri biraz da emrivaki yürüttüğünü biliyoruz. Öğretmenler, bu vakıfların öğretmenlerin veremediği hangi değeri kazandırdığını sorgularken, ortada elle tutulur bir proje, bu projeye ait bir ölçüt ve sonuç da bulunmamaktadır. Bu da bize kurumların üzerine şuursuzca çullanan, onları elde edilecek bir meta olarak gören bir anlayışın varlığını göstermektedir. Bunu geçmişte cemaat ve vakıflarla yine yapmışlardı. Ülkemiz bu süreçte ahlaki olarak büyük çöküntü yaşarken, değerlerin içi de boşaltılmıştı. Ülke fiili olarak da bir var olma mücadelesi verdi. Bilimsel bir eğitimin yanında elbette ki toplumu ayakta tutan, ilişkileri düzenleyen değerlere de ihtiyaç vardır. Evrensel ahlak, moda deyimiyle de değerler eğitimi, hayata başkalarıyla uyum içinde devam edebilmek için gerekli olan bireysel davranışları şekillendirir, çocukların kişiliğini, karakterini oluşturur ve onların evrensel davranışlar sergilemesini sağlar. Değerler eğitimi, evrensel değerleri özümsemiş, insanlık adına, ülkesi adına, gelecek adına adım atabilenlerle verilir. Köhnemiş zihinlerin, evrensel değerleri reddedenlerin, bilimden, sanattan, müzikten, mimariden, estetikten anlamayanların gençliği götüreceği hedef karanlık bir gelecektir. Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu değerlerle sorunu olan Mustafa Sabri, Damat Ferit, İskilipli Atıf dostlarının bu ülke için gördükleri rüya toplumun felaketinden başka bir şey olamaz. Bu anlayışla çocuklarımızı eğitmek ve geleceğe hazırlamak mecburiyetindeyiz. Sürekli aynı hataları yaparak, aynı felaketleri yaşamak bir toplumun kaderi olamaz. Bu konuda Türk toplumunun bütün fertleri, vatanseverler sorumludur, tarafsız kalma hakkına sahip değillerdir.
Türkiye’deki hayırsever işadamlarının yardımlarıyla Güney Türkistan da ki Müslüman Türklere iftar yemeği ve yardımları yapılıyor.
Türkiye’deki sağduyu sahibi işadamı ve Ülkücülerin düzenlediği yardım kampanyasıyla toplanan gıda, giyecek malzemesi Türk anayurdu Güney Türkistan’a gönderildi.
KUYAŞ Yardımlaşma Derneği tarafından organize edilen iftar yemeklerine günde 3 bin kişiye yemek veriliyor.
KUYAŞ Türkiye temsilcilerinden Erhan Öztunç Güney Türkistan’daki soydaşlarımız için verilen iftar yemekleri hakkında bir açıklama yaptı.
Öztunç açıklamasında’3 bin kardeşimize iftar için sıcak yemek ve ekmek ikram edildi. Biz yokluğunda paylaşan bir fikir zenginliği hareketiyiz. Bu ramazan inşallah bir güzellik içinde kardeşlerimiz mübarek Ramazan ayını idrak edecekler. Katkı sağlayan, destek veren, Hizmetleri ile bu güzelliklere hayat bulduran herkese candan teşekkürler ediyoruz. İnşallah Ramazan boyunca iftar sofralarımız hiç durmayacaktır’ dedi. KUYAŞ tarafından başlatılan 2021 Ramazan İftar programında Rahmetli olan Türk dünyası büyüklerinin isimleri verildi. Kampanyada merhum Kasım Kozinoğlu, Rahmetullah Mantıki, Murad Argun, Asur Pehlivan, Azadbeg Kerimi, Abdukkerim Mahdum, Alpaslan Türkeş, Rauf Denktaş, Dündar Taşer, Ebulfeyz Elçibey, Bay Mirza Hayıt, Şevket Çakıroğlu adına Turan Çakıroğlu, İsmail ve Sebiha Şeker ailesi adına olmak üzere iftar ikramları gerçekleşti.