Osmanlı Devletinin temellerini oluşturan Osmanlı Beyliği Osman Gazi tarafından bugünkü Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde, 27 Ocak 1299’da kuruldu. Osmanlı Devleti; dünyanın en büyük, en uzun ömürlü, büyük kültür ve medeniyet kurucusu, muazzam teşkilât ve müesseselere sâhip Türk-İslâm devletidir. Türk ve İslâm tarihinin en muhteşem devri, Osmanlıların zamanıdır. Onlar, millî ve İslâmî mefkûrelerinin dâhiyane terkibi, siyasi istikrar ve sosyal adaletleri sayesinde, üç kıtanın ortasında ve Akdeniz havzasında, insanlık tarihinde nizam-ı âlem davasının en kudretli temsilcileri olmuşlardır. Endonezya’dan İspanya’ya, Kırım’dan Yemen’e veAlmanya’danAfrika ortalarına kadar Müslüman milletlerin hamiliğini yaptılar. Osmanlılar, insanî esaslara bağlı bir cihan devleti kurmuşlar, ilme, sanata, medeniyete ve insanlığa asırlarca faydalı hizmetler yapmışlardır.
Kurulurken Söğüt’te yedi yüz yıl evveli,
Yüceltmekti yurdunu her Türk’ün emeli.
Yıldırımlar çakan Osmanlı’nın Osman’ı,
Ezip geçti, önünde ordusuyla düşmanı.
TÜKETİM AHLAKI VE HARAM OLAN İSRAF
Tüketim harcamalarında yalnızca kişisel mutluluk değil, başkalarının mutluluğu da hesaba katmalıyız, gerçek mutluluğun fakir, yoksul ve yetimlerin de ihtiyaçlarını karşılamak için helâlinden kazanıp, helalından harcamada olduğu unutulmamalıdır. Mal ve servet, aile, akraba ve kamu çıkarlarına aykırı bir şekilde kullanılmamalı; tüketim özgürlüğü adına sağlığa, sosyal ekonomik yapıya, tabiata, çevreye ve gelecek nesillerin potansiyel kaynaklarına zarar verilmemelidir. Dünya servetin gerek kötü kullanımından, gerekse başta zekât olmak üzere sosyal sorumlulukların yerine getirilip getirmediğinden dolayı ahirette de hesaba çekileceğimiz bilinmeli, topluma ve muhtaç insanlara karşı olan görev ve sorumluklar yerine getirilmelidir. Kısaca yüce Allah’ın sevgisini kazanmayı arzu eden ve dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen Müslümanlar hayatlarının diğer alanlarında olduğu gibi tüketim alanında da Kur’an ve sünnetten adeta süzülerek çıkarılan ve adına “TüketimAhlakı” dediğimiz ahlaki prensiplere uymalıdırlar. Çünkü geniş anlamda Allah’a ibadet ve kulluk; namaz, oruç, hac, zekât gibi dinen belirli şartlara ve vakitlere bağlı olan bazı özel ibadetleri kapsadığı gibi; kişiyeAllah katında değer ve sevap kazandırıcı her türlü güzel söz ve salih amelleri de kapsamaktadır. İslam’ı prensiplere uygun olarak tüketim faaliyetinde bulunmak da geniş anlamda ibadet hükmündedir. Yüce, İslam dinimizde, israfın her çeşidinin haram olduğu “küllü müsrifin haram’ün” Peygamber efendimizin, bu sözlerinde açıklanmaktadır. İsrafın haram olduğu gibi, cimrilikte haramdır. Bu konuda İslam dininde ne israf ne de cimriliğe yer verilmemiştir.
Nedense doğal afetler olduğunda o niye yok bu niye yok diye eleştiriler olur, eksikler o zaman hatırlanır. Bir büyüğüm hatırlattı. Türkiye’de afetlere kalifiye eleman yetiştiren bir niye Okul yok. Her şeyde Avrupa’yı örnek alırız bu konuda niye doğal afetlerde eğitimli elemanların yetiştiği okulları Türkiye’de yapmayız. Benzer okullar Kanada, Almanya, İsviçre’de var. Bu okulların çalışmaları detaylıca incelenebilir. Dağdaki çığ olayına çığ yaşamayan, çığ bölgesinde antrenman yapmayan kimse yaşanan olaylarda gerektiği gibi hizmet yapamaz. Bölgemizde sık sık sel, yangın, çığ gibi doğal afetler yaşarız. Bu olayların çoğunda can kaybımızda olur. Doğal afetlerde Kamu olarak AFAD başta olmak üzere birçok özel STK lar da yardımda bulunur. Afetlerde görev yapan, yapacak elemanlar ne kadar bilgili, ne kadar tecrübeli. Görevde bulunanları yermek istemem ama bu gibi kuruluşlarda görev yapacak insanlar eğitim almış olsalar daha iyi olurdu. Bu işlerde çalışacak elemanlar için Lise sonrası gireceği Dağcılık ve Afetle Mücadele Yüksek Okulu yapılması gerekir düşünüyorum. Sıradan insanların doğal afetlerde gelişigüzel müdahale etmesindense yetişmiş eğitimli elemanların daha yerinde hizmet yapacağını biliriz. Yapılacak hizmet ayrı bir iş kolu olabilir. Türkiye’de afetlere ne kadar hazırlıklıyız her zaman tartışılır. Sel deprem gibi doğal afetlerde bilinçli elemana ihtiyaç var. Bu elemanlar yapılması gereken Yüksek Okulda rahatlıkla yetişebilir. Dağcılık ve Afetle Mücadele Yüksekokulu okuyacaköğrenciler için İkizdere Vadisi ameli eğitimler için güzel parkurlar barındırıyor. Karda, Çığda yapılacak mücadele yılın 12 ayı karın hiç eksik olmadığı Ovit dağında niçin yapalmasın. Ormanlık alanlarda arama kurtarma ve dereye düşen araç vs. kazalarda nasıl müdahale edileceği İkizdere deresinde rahatlıkla tatbik edilebilir. Türkiye’de böyle bir okul hiç yok. İlk olmasına RTEÜ niye öncü olmasın. RTE Üniversitesine bağlı Dağcılık ve Afetle Mücadele Yüksek Okulu düşünülen okul olabilir.
Bugün ki konumuz; Rize siyasetinde çalkantılar, halaÖmer’lerin bulunmaması ve 31 mart yerel seçimlerine, yaşanılan hezimet, halktan kopuk idarecilerin hala görevlerinde devam etmesi değil,10 Yıl önce başlayan ve 5 yılda bitirilmesi planlan, Derepazarı Kendirli transit yolunun daha yüzde 20’nin yapılıp kaderine terk edilmesi olayıdır !…. 2012 de başlayan OVİT tüneli iki yıl önce açıldı,2015 de başlayan SALARHA Tüneli’nin ilk tüpü (3 km) (31 Aralık 2020) açıldı..2017 temeli atılan uluslararası RİZEARTVİN Havaalanı bitme aşamasında ve daha bir çok proje bitme aşamasında iken ama, ne hikmetse,(2011) yılında başlayan, dolaylı olarak Derepazarı, Kendirli, Kalkandere İkizlere ve Ovit tüneli güzergahında yüzlerce yerleşim merkezini etkileyecek, DEREPAZARI- KENDİRLİ transit yolu aradan 10 yıl geçmesine rağmen neden kaderine terk edildi, anlaşılmış değil! Kendirli yönünden Şantiyeden başlamak üzere, sadece 2.5 km yapılan, Derepazarı yönünde ise hiçbir çalışma yapılmayan, bu önemli projede Bir’de Tünel’de bulunuyor.. Bu önemli Transit yol neden kaderine terk edilmiş durumdadır? Eğer ekonomik kiriz söz konusuyla, neden diğer projelerde sorunolmayıp işler tıkır tıkır devam ediyor!.. Cumhurbaşkanı veAK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, her zaman ilk göz ağrım dediği, gerek Başbakanlığı döneminde gerek Cumhurbaşkanı olduğu zaman, ilk ziyaretini yaptığı Kendirli Beldesini kimse hafife almasın, alanlar nasıl altında kaldığını eryada geç göreceklerdir !.. Ama şunu herkes anlasın ki, Bürokraside ve Siyasette yoksan ,bir elin bir kanadın kırık demektir !.. bugün bizim yaşadığımız bu sorunları ,yarın başka bölgelerin yaşaması da muhtemeldir !.. Özellikte son 4-5 yıldır bizim bölgemiz Kalkandere, İkizdere, İyidere, Derepazarı Rize bürokrasisinde sefilleri oynadığı gibi,Rize siyasetinde deAmatör kümeye düşmüştür!! Bugün Rize siyaseti ve Rize bürokrasi hangi bölgenin egemenliği altındadır lütfen herkes şapkasını önüne koysun düşünsün ve kendisini muhakemeye çeksin !.. Rize sadece Merkez ve Güney bölgesinden ibaret değildir! İşte bunlar dile getirilmediği için 31 Mart Yerel seçimlerinde Ak Parti tarihinde ilk kez reisin baba ocağı Rize’de 4 İlçesini kaybederek büyük bir hezimet yaşamıştır !.. Bugün olduğu gibi, Siyasetin ve Bürokrasinin ele geçirilmesiyle Ekonomik Sosyal, her alanda, her türlü imkanı Rize merkez ve bir Bölgeye ayrıcalık olarak tanırsanız, korkarım ki, gelecek seçimlerde, 31 mart seçimleri mumla aranacaktır!..
Tarih boyunca pek çok buna benzer salgınlar olmuş. İnsanoğlunun çare bulamadığı salgınlar toplumları ölüme götürmüş. Bir asır kadar önce İspanyol Gribi olarak isimlendirilen salgının 100 milyona yakın insanın ölümüne sebep olmuş olduğu yazılı kaynaklarda bulunuyor. Yakın dönemdeAİDSvirüsü, Domuz gribi insanlığı olumsuz yönde çok etkilemişti. Günümüzdeki Covid-19 virüsü sebepleri ve sonuçları itibarıyla diğerlerinden daha tehlikeli olurken Türkiye’de ve Dünyada can kaybı her gün devam ediyor. Yaklaşık bir yıl önceye kadar dünyada mesafe kavramı, mesafe korkusu yoktu. Her yere her türlü taşıt ve araçla seyahatler serbestti. Seyahatler sayesinde ekonomik ve sosyal hizmet sektörleri alabildiğince gelişmiş 5-7 yıldızlı oteller yurdumuzda bile hızla artmış ve turizm hizmetine girmişti. 2020 Mart ayından sonra bütün dünya ile birlikte yurdumuzda da bana göre geçte kalınmış olsa çok radikal tedbirler alınmış. Maske, Temizlik ve Sosyal mesafe virüs sayesinde hayatımızda yer aldı. Yıllar sonra maskeli insanların fotoğraflarını görecek nesil nasıl duygular içinde olur bilemem. Koca bir yılda sosyal hayat durmuş, ekonomi turizm vs. birçok sektör dibe vurmuştur. Dezenfekte malzemesi üreten dışında hiçbir iş kolu ayakta kalmadı. Bir ara Rize’deki yerel Gazetelerim bile hafta bir gün sırayla basılır olmuştu. Sokağa çıkma yasakları, akşam yasakları hayatımıza virüs sayesinde yer buldu. Binlerce çalışan Covid-19 sayesinde işsiz kaldı. Yaylada, dağda, köyde, kasabada, şehirde insanlar artık tüm davranışlarını değiştirmiş veya değiştirmeye mecbur kalmış durumda. Cenaze namazlar, definleri, taziye gelenekleri o kadar değişti ki, arkadaş, akraba ve kardeş cenazesine gidememek hayatımıza yerleşti. Hasta ziyaretleri tamamen kalktı. Aylarca Cuma Namazları kılınmaz olmuş. Camilerde vakit namazı kılınmadı. Daha sonra serbestleştiğinde sosyal mesafeli saf tutulması kaydıyla seccadesini herkes kendi getirmesi kaydıyla izin verildi, safları sıklaştırın söylemini İmamlardan duymaz olduk artık. Düğünler, nişanlar, kına geceleri ile horonlarımız o renkli görüntülerini kaybetmiş, neredeyse gençler evlenmekten vaz geçmiş durumdalar. Arkadaşlıklar, dostluklar sanallaşmış, taziyeler, hayırlı olsunlar, komşuluklar telefon veya internet üzerinden sanal dünyaya kaydırılmış durumda.. Ana sınıfından üniversiteye tüm eğitim ve öğretim faaliyeti gerçek dünyadan sanal dünyaya kaymış, çocuklar artık sanal dünyanın esiri durumuna getirilmiş. Lokantalar, pastaneler, kahvehaneler, parklar, eğlence yerleri kapatılmış. Sıkıntılı dönemde işsiz kalan ve borcunu ödeyemeyen vatandaş kredi almak için banka kapılarına yığılmış. Evet, korona denilen illet insanları, toplumları öyle bir hizaya getirdi ki, tüm eski alışkanlıklarını bırakıp (mecburen) yeni hayata alışmalarını sağladı. Köylere önem vermeyen insanlar bu süreçte köylü olarak yıllarca uğramadığı bağ bahçelerinde çalışmaya başlamış. Artık istesek de, istemesek de maskeli hayatımız başlamış ve ne zaman sona ereceğini de bilmiyoruz.
2020 yılı enflasyon rakamları belli oldu. Buna göre 2020 yılında tüketici fiyatları ortalama %14,6 oranında yükseldi. Hal böyle olunca memurlara %4.36 enflasyon farkı verilmesi gündeme geldi. Buna göre memur maaşları ocak ayı itibari ile %7,36 oranında zamlanacak. Bu oran gerçek anlamda memur maaşlarına 2021 yılı için yapılacak zammı ifade etmemekte, 2020 yılından alacaklı oldukları %4.36’yı da içermektedir. Hal böyle olunca memur maaşlarına yalnızca enflasyon kadar zam yapılmakta bu zam da altı ay geriden gelmektedir. Dolayısıyla memur maaşları sürekli enflasyon karşısında erimekte alım gücü hızla düşmektedir. Enflasyonun %14,6 olduğu, asgari ücrete %21,6 oranında zam yapıldığı bir ortamda memur maaşları %3 oranında zamlanacaktır. Bunun adalet ve hakkaniyetle bağdaşmadığı açıktır. Her dönem enflasyon farkı aldatmacasıyla memur ve emekliler oyalanmaktadır. Enflasyon farkının yaşandığı dönemlerde enflasyon sürekli önden gitmekte memur maaşları erimekte alım gücü düşmekte altı ay sonra bu zararı bir defaya mahsus telafisi söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla mevcut durumda enflasyon atlı, memur ise yaya bırakılmış durumdadır. Enflasyon farkı ile birlikte memurun zammı %7,36 olarak lanse edilmektedir ancak memurun aldığı zam %3 tür. Türkiye Kamu-Sen olarak memur maaşlarının yeniden revize edilmesi ısrarımızı bir kez daha buradan ilan ediyoruz.
Aslen Kafkas Türklerindendir. Ecdadı Samsun’a muhacir gelmişti. Daha önce bebek sayılabilecek çağda iken cepheye giden babasının şehit düştüğü haberi gelmiş, bu yüzden annesiyle birlikte dedesinin köyü olan Emirli ‘ye göç etmek zorunda kalmıştı. Çocukluğunun geçtiği bu köyde güreşe başladı ve daha delikanlılığın eşiğinde iken yaman bir karakucak güreşçisi olarak adını bütün çevreye duyurdu. Karşılık beklemeden yaptığı hizmetlerden dolayı “Türk güreşinin babası” olarak anılan Yaşar DOĞU, 1913 yılında Samsun’un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde doğdu.Ata sporumuz güreşin tarihe geçmiş en başarılı büyük şampiyonalarından olanYaşar Doğu, kendisi bebekken 1. Dünya Savaşı’na katılan babasının şehit olması üzerine, Kavak ilçesine bağlı dedesinin köyü Emirli ‘de büyüdü. Türk güreşinin en büyük şampiyonlarından Yaşar Doğu, 8 Ocak 1961’de kalp krizi sonunda Ankara’da vefat etmişti. 1915 yılında Samsun’un Kavak ilçesinin Karlı köyünde doğdu. Yaşar Doğu, gü- reşe 16 yaşında başladı. 1940’da Balkan, 1946, 1947, 1949’da Avrupa, 1948’de Olimpiyat ve 1951’de de dünya şampiyonluklarını kazandı. Yaptığı 47 millî maçın 33’ünü tuşla olmak üzere 46’sını kazandı. Sadece 1939’da sayıyla bir yenilgisi vardır. Yaşar Doğu’nun yurt içinde ve yurt dışında yaptığı güreşlerde, sırtı hiç yere gelmemişti. Beş vakit namazını devamlı kıldığı gibi, her güreşten evvel de 2 rekât nafile namaz kılardı. Dış devletlere giderken Eyüp Sultan hazretleri gibi kutsal yerleri ziyaret etmek adetiydi. 08 Ocak 1961’de Ankara’da vefat etti. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun
2020 yılı ülkemiz, devletimiz, milletimiz, bölgemiz ve ailemiz açısından hiç de olumlu olarak hatırlanmayacak kara bir yıl olarak tarih sayfasında yerini alacağı düşüncesiyle yazımı yazmaya başlıyorum.
2020 yılı tüm dünyayı etkisi altına aldığı gibi ülkemizi de etkisi alan Covid-19 virüsü (corona) bulaşıcı salgın hastalığından dünyada 2 milyonu aşkın insan hayatını kaybederken, ülkemizde bu rakam 20 binin üzerine çıkmış bulunmaktadır. Dünya bu illet hastalıkla mücadelesinde epeyce bir yol kat etmesine rağmen ülkemizde henüz somut bir gelişmenin olmaması hemen her şeyde olduğu gibi bir kez daha bizi dışa bağımlılıktan kurtaramamıştır. Umudumuz ve dileğimiz şudur ki, ülkemiz bilim insanları en kısa zaman diliminde insan hayatını hiçe sayan bu lanet hastalığın ortadan kalkması veya etkisinin azaltılması noktasında kullanılacak anti virüs aşıyı hayata geçirir de insanlarımız rahat bir nefes alır. Sadece Covid-19 salgın hastalığına bağlı olmamakla birlıkte ekonomide ki daralma ve artan işsizlik oranları insanlarımızın yarınlarına dair gelecek kaygısını daha ileri noktalara taşımış olmakla birlikte, eğitim-öğretimde ki belirsizlik, esnafın siftah yapmadan dükkan kapaması, özellikle özel sektördeki iş yükünün azalmasıyla eleman çıkarmalarına veya işyeri kapanma sayılarına her gün onlarcasının eklenmesi, hayat şartlarının her geçen gün zorlaşması, özellikle gıda ürünlerine kısa aralıklarla zam yapılması, özellikle emeklilerin büyük bir bölümünün artan hayat pahalılığına karşı ezdirilmesi yani aradaki makasın her yapılan zamla birlikte biraz daha açılması gelir dağılı- mındaki adaletsizliğin en belirgin örneğini teşkil etmektedir. 2021 yılında umulur ki aradaki fark yapılacak iyileştirmelerle birlikte biraz olsun giderilir ve zaten kıt kanaat geçimini sağlamaya çalışan düşük emeklilerimizde biraz olsun rahat bir nefes almaları sağlanmış olur. Ülkemizi 2020 yılı için en sevindirici olaylarının başında kardeş ülke can Azerbaycan’ın 30 yıldır Ermenistan işgali altındaki bölgeleri Türk İHAve SİHA’larının üstün başarıları,Azeri silahlı kuvvetlerinin üstün kararlılığıyla işgalden kurtarılması ile anavatanına tekrardan katılması olmuştur. Bunun yanında özellikle Türk silahlı kuvvetlerinin Suriye’de göstermiş olduğu üstün başarı, sınır güvenliğimizin kontrol altına alınması ve PKK terör örgütüne amansız bir şekilde yapılan operasyonlarla birlikte bitme noktasına getirilmesi olmuştur. 2020 yılının bizim açımızdan en üzücü olayı ise 1993 yılından 2020 yılının Temmuz ayının 24’üne kadar gazetemizin imtiyaz sahipliğini görevini yürüten, sürekli Basın Kartı sahibi ailemizin büyü- ğü Abdul Talip SAKLI’nın (60) genç yaşta yakalanmış olduğu amansız hastalıktan ebediyete intikali olmuştur. Bunun yanında yine ilimizin yetiştirmiş olduğu mümtaz şahsiyetlerdenArdeşen’in sesi Gazetesinin sahibi Ahmet Özcan’ın genç yaşta Covid-19 hastalığından aramızdan ayrılması acımıza acı katmıştır. Bu vesile ile bu iki değerli abimizeAllah’tan rahmet, basın camiasına ve sevenlerine bu vesile ile tekraren sabır ve başsağlığı diliyorum. Sonuç olarak 2020 yılı birçok açıdan olumsuzluklarla dolu geçtiği, 2021 yılın ülkemiz, milletimiz, devletimiz ve vatandaşlarımız açısından her şeyin yeniden ve daha bir güzelliklerle dolu bir şekilde geçmesi en büyük dileğimdir. Her kesin, her kesimin yeni yılını kutlar, sağlık ve esenliklerle dolu yeni bir yıl diliyorum.
Rize Valisi Kemal Çeber, Kalkandere’ye gerçekleştirmiş olduğu ziyaretin ilk bölümünde Rize Organize Sanayi Bölgesini ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
Vali Çeber, ziyaretinde Organize Sanayi Bölgesinde yapılan çalışmalar, fabrikaların genel durumu ve diğer konular hakkında Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Hasan Günal’dan bilgi aldı.
Yapılan bilgilendirmelerin ardından Vali Çeber, Organize Sanayi Bölgesinin Rize ve Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayarak “OSB Rize’ye son yıllarda kazandırılan en önemli temel yatırımlardan birisi. Şu an pek çok fabrikamız aktif durumda çalışmaktalar. Yapılan yatırımlar ve yeni açılan fabrikalar ile birlikte ekonomik olarak bölgemiz ciddi kazanılar elde etmektedir. Bu vesile ile bizlerde yapılan çalışmaları yakından takip etmekteyiz. “ dedi. Vali Çeber’e gerçekleştirmiş olduğu ziyarette İl Özel İdare Genel Sekreteri Ümit Hüseyin Sarı ve Kültür Ve Turizm Müdürü Esra Alemdaroğlu eşlik etti.
Aksa Elektrik, hizmet bölgesindeki illerin 2020 yılına ait elektrik tüketim rakamlarını açıkladı. Çoruh bölgesindeki tüketimde en belirgin azalma yüzde 23’lük düşüşle Rize’de gerçekleşti.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Trabzon, Rize, Giresun, Gümüşhane ve Artvin’in yer aldığı Çoruh bölgesindeki elektrik tüketimi 2020’de bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 15 azaldı. Çoruh bölgesindeki tüketimde en belirgin azalma yüzde 23’lük düşüşle Rize’de gerçekleşti. Bunu yüzde 19 düşüşle Gümüşhane, yüzde 15 düşüşle Artvin ve Trabzon, yüzde 7’lik bir düşüşle de Giresun takip etti. Malatya, Elazığ, Bingöl ve Tunceli’nin yer aldığı Fırat bölgesindeki elektrik tüketimi ise bir önceki yıla göre az da olsa artış gösterdi. Elazığ’da elektrik tüketimi bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 5 artış gösterirken,Malatya’da yüzde 1’in altında da olsa artı. Bingöl’deki elektrik tüketimi ise bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 7, Tunceli’de yüzde 2 seviyesinde düştü. Öte yandan 2020’nin son çeyrek rakamlarını da açıklayan şirket, söz konusu dönemde Çoruh bölgesinde elektrik tüketiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25’ten fazla azaldığını, Fırat bölgesinde ise yüzde 5’ten fazla arttığını açıkladı.
Ticarethane ve sanayi grubundaki tüketim son 6 ayda arttı Şirket, Çoruh bölgesindeki ticarethane grubunun toplam elektrik tüketiminin, 2020’nin son 6 ayında yılın ilk yarısına göre yüzde 20, sanayi grubundaki tüketimin yüzde 34 arttığını bildirdi. Fırat bölgesinde ise ticarethane grubunun toplam tüketiminde, 2020 yılının son 6 ayında yılın ilk yarısına göre yüzde 22’lik artış yaşanırken, sanayi grubundaki artış oranı yüzde 18 olarak gerçekleşti. Ayrıca Çoruh bölgesinde 2020’nin sonunda abone sayısının bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 3, Fırat bölgesinde ise yüzde 4’ten fazla arttığı kaydetti. Söz konusu dönemde Fırat bölgesinde sanayi ve ticarethane grubundaki abone sayısı yüzde 16 artarken, Çoruh bölgesinde sanayi ve ticarethane grubundaki abone sayısı 2020’de yüzde 3 artış gösterdi.
Yeni yabancı abone sayısı azaldı Yabancı uyruklu kişilere ait abonelik bilgilerini de açıklayan Aksa Elektrik, 2020 yılında bir önceki yıla göre yeni yabancı abone sayısında azalış olduğunu kaydetti. Buna göre, Çoruh bölgesinde 2020’de yeni yabancı abone sayısı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 15 oranında azaldı. Fırat bölgesinde ise söz konusu dönemde yeni yabancı abone sayısı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 13 oranında düştü. Haber Merkezi
Son günlerde bazı kadro değişikliklerine şahit oluyoruz devamı olur mu bilemem. Bir süre önce Çayeli Kaymakamı Mehmet Öztürk Rize Hukuk İşleri Müdürlüğüne çekilmiş denildi, fazla bir süre geçmeden bugün açığa alındığı haberini öğrendik. Çayeli Kaymakamından sonra şimdide Ardeşen Kaymakamı Ufuk Özen Alibeyoğlu Ardeşen Kaymakamlığından alınarak Valilik Hukuk İşleri Müdürlüğünde görevlendirildi. Şunu herkes bilir ki hiçbir Kaymakam Hukuk İşlerinde görevde bulunmak istemez zira derler ya kızak görev öyle bir şey orası. Kaymakamlar arasında görevden almalar devam eder mi bilmeyiz ama birçok ismin rahat durumda olmadığı iki meslektaşlarının el çektirilmesinden tedirginlik duyuyorlar. Üç yıla yakın vekaleten yürüttüğü göreve asaleten atanan Yusuf Ziya Alim Genel Müdüre ÇAYKUR’daki yeni görevinde başarılar dilerim. Genel Müdür Y.Ziya Alim’in dışarıdan gelmeyen bir isim olmaması Çay için şanstır. Rize dışından gelen çayı bakkalda ve bardakta gören Genel Müdürü istemediğimizi birkaç yazımda da belirtmiştim. Her dönemde Genel Başkan ve Bakanlar etkisiyle siyasetin çok baskı altında tuttuğu ÇAYKUR’da ne olsun olumsuz baskılara meydan verilmemeli. Bölgemizin en önemli gelir ve geçim kaynağı olan ÇAY’ın olumlu yönde gelişmesi için herkesin yardımcı ve destek olması gerekir. İsraf konusunda güven kazanan yeni Genel Müdür Alim’in hedefi kurum olarak yaş çay alımları ve kuru çay satışı konusunda üretici ve kurumun menfaatlerini her zaman ön planda tutmalıdır. Gazeteci olarak Rize’ye her konuda olumlu çalışma kim yaparsa yapsın her daim yanındayız bilinmesinde fayda var. Sağlık Bakanı Ankara’da yaptığı açıklamasında 1000 yataklı Rize Hastanesi 2023 de tamamlanacak diye bahsetmiş, Milletvekili Muhammed Avcı Gündoğdu’da deniz doldurulacak yerde yapılacak diye yerini göstermişti. Daha önce 200 dönüm için 800 yataklı hastane denilmişti şimdi 1000 yatak için 300 dönüm arazi deniz doldurularak kazanılacak ama ortada daha fol yok yumurta yok fakat açıklanan 2023 de Hastane tamamlanacak mı bekliyoruz. Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğünde önemli oynamalar oldu. Bir süre önce vekâleten atanan İl Müdürünün yakın zamanda asaleti onaylandı. Asaletinin devamında Yardımcıları değişti. İl Müdür Yardımcıları Çayelili Salih Yelkenci ile Güneysulu Mustafa Kalender’in değişim sebebini bilmiyoruz, idari tasarruftur. Görevden alınan Müdürü Yardımcıları İl Müdürlüğünde araştırmacı olarak görevlendirilmişler, yeni Müdür Yardımcıları Şube Müdürlerinden Mehmet Kibaroğlu ve Sinop-Boyabat’tan İlkokul Müdürü Ahmet Gürbüz oldu. Son değişimlerden birisi İl Tarım Müdürlüğünde oldu. Tarım Müdürünün değişimi aslında çok geç kalmış bir gelişme. Atanan Müdür Murat Genç’i tanımam fakat başarılar diliyorum. ÇAYKUR’dan kurum değişimi yapılarak Tarım İl Müdürlüğüne atanan Murat Genç’in ilimiz ziraat, tarım ve hayvancılık bakımından katkılarını bekliyoruz. Rize’de, ilimize has yöresel önemli organik ürünlerimiz var. Mandalina, Portakal, Likapa, kokulu üzüm, hayvancılık konusunda Tereyağı, Kaşar ve Kavurma konusunu geliştirici projelerde destek bekliyor üreticilerimiz. Rize’de yetişmesi için çok elverişli toprağı olan Kendir yetiştiriciliği konusunda köylülerimize bilgilendirici toplantılarla teşvik etmelisiniz.
Rize Valisi Kemal Çeber, Kalkandere ilçesindeki Çağlayan Şelalesini ziyaret ederek yapılan çalışmaları yerinde inceledi.
Vali Çeber, Çağlayan Şelalesini ziyaretinden önce Kalkandere Kaymakamlığını ziyaret ederek Kalkandere Kaymakamı Sefa Gökmenoğlu’ndan ilçede yapılan çalışmalar ve Çağlayan Şelalesi’nde ki son durum hakkında bilgi aldı. Vali Çeber, Kaymakamlık ziyaretinin ardından Çağlayan Şelalesini ziyaret ederek yapılan çalışmaları detaylı bir şekilde inceledi. Yapılan incelemelerin ardından değerlendirmelerde bulunan Vali Çeber, “Rize binbir çeşit doğal güzelliği içerisinde barındıran, bunları tarihi dokusu ile bütünleştiren ve bu güzellikleri insanları ile renklendiren çok özel bir şehir. İlimiz içerisinde yer alan doğal güzelliklerin bir bölümü fazlası ile bilinmekte, bir bölümü ise aynı güzellikte olmasına rağmen diğerleri kadar bilinmemektedir. Bizlerde yapmış olduğumuz çalışmalarla bu doğallığı koruyarak bu bölgeleri turizme kazandırmayı hedefliyoruz. İlçemiz içerisinde yer alan Çağlayan Şelalesi ’de, Kalkandere ilçe merkezine 3 kilometre mesafede bulunmaktadır. Şelalemizin etrafı kestane, gürgen, ıhlamur ve kayın ağaçlarıyla çevrilidir. Burada yaptığımız çalışmalar ile birlikte yerli ve yabancı turistlerimizin bu alana ulaşmalarını kolaylaştıracak, bunu yaparken de en önemli önceliklerimizden olan doğayı koruma noktasında çok dikkatli olacağız. Burada yapılan çalışmalarda emeği geçen herkese ve özellikle desteklerinden ötürü bölge vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. “ dedi. Vali Çeber’e gerçekleştirmiş olduğu ziyaret ve incelemelerde, Kalkandere Kaymakamı Sefa Gökmenoğlu, Kalkandere Belediye Başkanı Kenan Yıldırım, İl Özel İdare Genel Sekreteri Ümit Hüseyin Sarı ve Kültür ve Turizm Müdürü Esra Alemdaroğlu eşlik etti.
Koranavirüs salgını ile mücadelemiz ilimiz genelinde bir yandan yaş gruplarına göre sırası gelenlerinin aşılanması, diğer yandan ise filyasyon ekiplerinin kapı kapı, ev ev gezerek yürüttükleri temaslı takipleri ile de yoğun bir biçimde devam etmektedir.
Lakin son zamanlarda birçok pozitif vatandaşımızın ısrarımıza rağmen gerçekte temas ettikleri kimseleri yeterince bildirmeyip, isimlerini gizledikleri görülmektedir. Temas ettikleri kişileri bildirmemekle onlara iyilik ettiklerini düşünseler de gerçekte asla bu durum bildirmedikleri kişinin lehine değildir. Bu sebeple zamanında tespiti yapılıp, hem erken tedaviye başlamaları, hem de başkalarına ve sevdiklerine bulaştırmaları engellenebilecek iken sırf bildirilmemeleri sebebi ile sorunlar büyüyüp, acılar çoğalmaktadır. Yaptığımız gözlemlerde halen süre gelen kısıtlamaların ciddi olumlu etkisine rağmen bulaşmanın aynı evde kalmayan yakın aile fertlerinin, yakın akraba eş dost, komşu ziyaretlerinin kısıtlama günlerinde dahi büyük ölçüde devam etmesi sonucu ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bu minvalde virüsün yayılmasını, halkımızın olumsuz etkilenmesini en aza indirebilmek amacıyla artık sonucu pozitif çıkan hasta veya hastalarımızın olduğu eve komşu durumdaki gerek apartman dairesi gerekse de mahalle ve köy yerlerindeki müstakil evlerde yaşayan vatandaşlarımızdan da filyasyon ekiplerimizin uygun gördüğü kişilerden numune alınacaktır. Yani sadece pozitif çıkan kişinin temaslı olarak belirttiği kişilerden değil, çevrede yakın temas ihtimali yüksek olan kişilerden de numune alımı sağlanmış olunacaktır. Çünkü komşu ailelerinin çocuklarının dahi birbiriyle temas etmesiyle bile virüs bulaşabilmektedir. İnsanlarımızı daha iyi korumak ve virüsün yayılım hızını azaltmak adına bu tedbir de uygulamaya başlatılmıştır. Vatandaşlarımızdan kendi faydalarına olacak bu uygulamaya tam destek olmalarını talep ediyoruz. İlimiz genelinde halen 80 yaş ve üzeri vatandaşlarımızın aşılanmasına sağlık tesislerimizde devam edilmektedir. Randevu alamadığı için aşı yaptırmak amacıyla aile hekimlerimize veya hastanelerimize gelemeyen veya geciken insanlarımız katiyen endişe etmesinler. Şuan için 80 yaş üzerinde olmaları şartıyla randevu alamayan insanlarımızda direkt aile hekimlerine veya hastanelerimize başvurabilirler. Sağlık personelimiz kendilerine randevu şartı aranmaksızın mutlaka yardımcı olacaklardır. Tünelin sonundaki ışık her ne kadar görünmüş gibi olsa da önümüzde soğuk kış günleri bizi beklediği hasebiyle vaka sayılarının tekrardan artması olasılığına karşın her zamanki kadar tedbirli ve temkinli olmak zorundayız. Asla ve asla rehavete kapılmayalım. Henüz fırtına dinmiş, tehlike geçmiş değildir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Haber: Mustafa SAKLI
Uzaktan eğitim kesintili de olsa bir yıla yakındır devam ediyor. Son bir yılı göz önüne alarak uzaktan eğitimle yüz yüze eğitim arasındaki farklılıklar hakkında neler söylersiniz?
Eğitim ister yüz yüze ister online olsun bizim için kazanım hedefleri açısından bir değişiklik yok. Eğitim, platformlardan bağımsız olarak akademik, psikososyal ve fiziksel gelişim açısından kesintisiz devam etmelidir. Dijital eğitim, pandemi sonrasında da eğitimde eskisinden daha çok yer tutacak. Pandemiyle birlikte özellikle branş öğretmenlerinin hem yüz yüze hem online eğitimi aynı anda yürüttüğünü göz önünde bulundurursak, pandemiyle birlikte hayatımıza giren “hibrit öğretmen” kavramı üzerine de çalışılmaya devam edilecek.
Bahçeşehir Kolejinde dijital eğitim yatırımlarımız 12 yılı aşkın süredir devam ediyor. Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin de desteğiyle dijital eğitimin pedagojisi üzerine de çalışıyor, öğretmen eğitimlerimizi buna göre şekillendiriyoruz. Öğretmenlerimiz, Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Yenilikçi Eğitim Geliştirme Araştırma Merkezi (YEGAM) tarafından gerçekleştirilen “Dijital Pedagoji Programı”na katılıyorlar. Teknik altyapımızı her geçen gün daha da geliştiriyoruz. Ders içeriklerimizi de dijital pedagojiye uygun şekilde tasarlıyoruz. Öğretmenlerimizin dijital yetkinliklerini artırıyoruz. Her öğretmenimizin bir “dijital eğitim lideri” olması için tüm donanımları kazandırıyoruz. Dijital eğitim tasarımları da yapmaları için 6 kampüsümüzde pilot uygulama olarak Dijital Eğitim Merkezi’mizi hayata geçirdik. Bu merkezi
tüm kampüslerimizde yaygınlaştırmak için planlama yapıyoruz. Hem velilerimizin hem öğrencilerimizin daha iyi öğrenme ve sürdürülebilir dijital eğitime dair beklentilerinin ötesinde, 360 derece dijital eğitim çözümü sunuyoruz. Hibrit model, eğitimde bir zorunluluk olmaktan çıktığında da aynı şekilde devam edecek mi? Hibrit model, kalıcı olacaktır. Eğitimde dijital dönüşüm pandemi öncesi başlayan bir süreç. Ancak pandemi koşulları, dijital eğitimde dünya genelinde yol alınmasının önünü açtı. Dijital eğitim olanaklarının öğretmenleri özgürleştirdiğini, materyal olarak zenginleştirdiğini görüyoruz. Öğrencilere geldiğimizde, öz disiplin konularında kendilerini geliştiriyorlar. Kendi öğrenme deneyimlerini tasarlıyorlar. Öğrenmek bir görev değil yaşam boyu sürecek bir alışkanlık olarak benimseniyor. Yaşam boyu öğrenme konusunda
önceden benimsedikleri alışkanlıkları da geliştiriyorlar. Pandeminin getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen dijital dönüşüm konusunda yarattığı zorunluluklarla ortaya çıkan inovasyonlar, eğitim başta olmak üzere yaşamın pek çok alanında kalıcı olarak devam edecektir. Uzaktan eğitim sürecinde velileri en çok kaygılandıran konular neler oldu? Bahçeşehir Kolejinde veli iletişiminizi bu anlamda nasıl yürütüyorsunuz? Uzaktan eğitim sürecinin başından bu yana tüm velilerin, akademik gelişimin kesintiye uğramadan devam etmesi konusunda çok hassas olduğunu söyleyebiliriz. Eğitimciler olarak biz, eğitimin yalnızca akademik gelişimden ibaret olmadığını biliyor, dijital eğitime 360 derece bakıyor ve bu anlamda geliştirmeler yapıyoruz. Eğitimin en önemli ayaklarından biri, okul ve ebeveyn iş birliği. Koşullar ne olursa olsun eğitim en iyi şekilde devam etmeli ve
veli iş birliğini de bundan ayrı tutmak mümkün değil. Bahçeşehir Kolejinde uzaktan eğitim sürecini öğrencilerimizin akademik, psikososyal ve fiziksel gelişimlerini kesintisiz sürdürmek üzere yürütüyoruz. Velilerimizle olan iş birliğimizde de tıpkı yüz yüze eğitimde olduğu gibi hem akademik gelişim konusundaki iş birliğimizi hem de psikososyal desteğimizi aynı şekilde devam ettiriyoruz. Uzaktan eğitim sürecinde teknolojinin desteğiyle bu desteğimizin daha yakın ve kapsayıcı bir hale geldiğini de söylemek mümkün. Özellikle çalışan ebeveynler için öğretmen ve idarecilerle bire bir görüşme olanakları zaman ve mekân sınırının ortadan kalkmasıyla birlikte daha kolaylaştı. Veli iş birliğimizin önemli ayaklarından olan veli seminerleri de aynı şekilde. Daha önce iş yoğunluğu nedeniyle veli seminerlerimize katılamayan ebeveynler, görüntülü görüşme platformlarıyla düzenlediğimiz veli seminerlerine daha rahat katılım gösterebildiler. Veli seminerlerimizi yıllardır, velilerimizin yoğun ilgisiyle gerçekleştiriyoruz. Pandemi öncesi Türkiye’nin 63 ilinde bulunan kampüslerimizde sürekli olarak düzenlediğimiz seminerlerle velilerimizi dijital eğitimden, ebeveyn ve çocuk ilişkisine, sosyal medya okuryazarlığından geleceğin mesleklerine dek çok geniş bir konu havuzunda konunun uzmanları ve akademisyenlerle buluşturuyorduk. Pandemi dönemi, veli seminer ve eğitimlerimizi dijital platformlara taşımamızı gerektirdi. Yüz yüze seminerlere zaman kısıtlaması nedeniyle katılamayan velilerimiz, online seminerler için çok yoğun talep gösterdi. 1000 kişi ile sınırlı olan online seminerlere gösterilen talebi karşılamak için ek seminerler koyduk. Online seminerlere aile olarak katılan velilerimizi de göz önünde bulundurursa her oturumda iki bini aşkın velimize seslendik. Haber-Foto: Mustafa SAKLI
Çaykur Rizespor Altyapısında yetişen 20 yaşındaki genç futbolcu Berkay Sandıkçı, 3. Lig ekiplerinden Bergama Belediyespor ile 1,5 yıllık sözleşme imzaladı.
TFF 3. Lig 4. Grup’un İzmir ekiplerinden Bergama Belediyespor, Çaykur Rizespor altyapısında yetişerek profesyonel olan 20 yaşındaki Sol Bek oyuncusu Berkay Sandıkçı ile 1,5 yıllık sözleşme imzaladı. Futbola 11 yaşında Çaykur Rizespor altyapısında başlayan ve 18 yaşında Yeşil-Mavili Kulüp ile 2 yıllık profesyonel sözleşme imzalayan Berkay, bugüne kadar kulübüyle 23’ü U21 Liginde olmak üzere 175 maça çıkmış ve 24 gole imza atmıştı. Çaykur Rizespor ile sezon başında sözleşmesi sona eren genç futbolcu, kendisini 1,5 yıllığına Bergama Belediyesporlu yapan imzayı atarak, yeni takımıyla çalışmalara başladı.